Metallica'yı tanımak istermisiniz
3 posters
:: Her Telden :: Müzik
1 sayfadaki 1 sayfası
Metallica'yı tanımak istermisiniz
Hard rock ve metal müziğin efsane ismi Metallica, bu tarzların küçük ve
şekilci bir dinleyici kitlesinin tekelinden çıkıp geniş topluluklara
ulaşmasında büyük pay sahibi olmuştur.
Metallica’nın temelleri Lars Ulrich tarafından atılır. Ulrich, Los
Angeles gazetesine ilan vererek birlikte müzik yapabilecek kişilerle
görüşmek istediğini belirtir. İlk telefon, bir basımevinde çalışan 18
yaşlarında lise mezunu bir gençten, James Alan Hetfield’dan gelir. Sert
sesi, farklı armonisi ve yeniliğe açık gitar virtiözitesiyle, grubun
vokal ve gitaristliğini üstlenen Hetfield’ı, şu anda Megadeth’te çalan
gitarist Dave Mustaine izler. Ve son olarak da siyahi bass gitarist Ron
Me Govne gruba dahil olur.
Topluluk bu kadrosuyla ilk konserini Anaheim (California)’da Radio
City’de 14 Mart 1982’de vermiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse
istedikleri başarıyı yakalayamamışlardır. Çünkü Dave Mustaine tam bir
alkoliktir. Çok geçmeden gruptan uzaklaştırılır. Kirk Lee Hammet onun
yerine geçer ve eksikliğini hissettirmemenin de ötesinde işler yapar.
Sıra Ron Me Govne’ye gelir. Çünkü bu bassçı gruba uyum sağlayamaz, buna
başarısızlığı da eklenince artık çekilmez olur ve gruptan
uzaklaştırılır.
Boşluğu doldurmak için gruba transfer edilen, dönemin ünlü gruplarından
Truma’nın bass gitaristi Cliff Burton tek kelimeyle mükemmeldir. Bu
elemanla grup en iyi performansını yakalar. Eski bir garajı stüdyo
olarak kullanan topluluk için acilen paraya ihtiyaç vardır. Nihayet
gruba mali destek sağlanır. Bu günden sonraki 6. haftada, Metallica’nın
ilk albümü olan "Kill ’Em All" piyasaya sürüldüğünde takvimler Temmuz
1983’ü göstermektedir. Albüm 70 bin adet satılmıştır. Tam 1 yıl sonra
çıkardıkları ikinci albüm "Right The Lightning"in satışı da 75 bin
olmuştur.
Bu albümlerde grubun yaptığı müzik çok serttir ve siyah deri
elbiseonlar için bir simge olmuştur. Acemilikleri bazı şarkı sözlerinde
açıkça belli olmaktadır. "Whiplash"ın sözlerinde olduğu gibi: "Konser
bitti, metal yitti, yola çıkma zamanı, bir başka şehir bir başka
konser... Patlayacağız yeniden, otel odaları ve otoyollar... Burada
dışarıda yaşam çiğdir, ama biz asla durmayacağız. Asla son
vermeyeceğiz, çünkü biz Metallica’cıyız."
Ardından "Master of Puppets"ı çıkaran grup, ilk çalışmalarının
üzerinden geçen üç yılın sonunda bu albümle kendini ispatlamayı
başardı. Satış rakamı promosyonsuz, videosuz ve single’sız 1 milyona
yaklaşmıştı. Bu albüm, gerek sözler gerekse müzik itibariyle tamamen
grubun psikolojisini yansıtmaktadır. Hetfield’in başı uyuşturucuyla
derttedir ve ufak çaplı sorunlar yaşamaktadır. Albüm çalışmalarından
arta kalan zamanda sık sık konserler düzenleyen grup, bu sıralar tam
bir kayak hastası olan "yaramaz çocuk" Hetfield’in düşerek bileğini
kırmasıyla konserlerine bir süreliğine ara vermiştir.
Eylül 1986’da İngiltere’deki konserlerinde sahneye çıkan kadro, Cliff
Burton’lu son kadro olur. Kopenhag’a giderken gecenin geç saatlerinde
zeminin kaygan olması nedeniyle yoldan çıkarak bir hendeğe çarpar ve
otobüs devrilir. Devrilen otobüs Burton’a mezar olmuştur. Gurubun
bass’çılığını yapan Burton, uyur halde camdan fırlayıp olay yerinde
hayatını kaybetmiştir. Grubun asli üyelerinden biri olan Cliff
Burton’un talihsiz kaybına bir de dağılma söylentileri eklenince
Metallica, hayranlarıyla birlikte kara bir bulutun altına girmiştir.
Fakat Metallica, kararlı bir sesle "devam" demiş, kötü günlerin geride
kaldığını açıklamış, Flotsam & Jetsom’da bass çalan Jason Newsted’i
kadroya dahil ederek tüm hayranlarının yüreğine su serpmiştir. Newsted
yetenekli bir gitaristtir. Grubun menajerliğini de yapan bu isim,
ayrıca besteci ve söz yazarıdır. Kısa zamanda Metallica’ya uyum
sağlayan Newsted, grupta eksikliği hissedilir bir üye konumuna
gelmiştir. Bunun yanında, Cliff hayranı bazı eleştirmenlere göre,
Newsted, gitarı çok kötü çalmaktadır ve gruba uyum sağlayamamıştır.
Eleştiriler çoğalmış, grup eski samimiyetini yitirmekle suçlanmıştır.
Lars Ulrich’in davulda eski performansını sergilemediği söylentileri
dolaşırken dinleyiciler, onun davul çalmak yerine fotoğrafçılara poz
vermeyi tercih etmesini yadırgadıklarını ifade etmişlerdir. Bir
konserde dinleyicilere hitap etmek için mikrofonu eline alması ise
yuhalanmasına neden olmuştur. Bu eleştirilerden iyice sıkılan grup, hem
kendilerine doğan yanıt hakkını kullanmak hem de eski hayranlarını geri
kazanmak için Cliff’in anısına "Cliff’em All" adında bir video kaydını
ve "Garage Days" isimli yeni çalışmayı yayınlar. Ayrıca Hetfield’ın,
bir röportajında dostları Cliff’in ruhunu her zaman yanlarında
hissettiklerini açıklaması gruptaki Cliff baskısının bir yansıması
olarak değerlendirilebilir.
1988’de "... And Justice For All"u çıkaran grup, adaletsizlikten
yakınmakta ve "Herkes İçin Adalet" sloganını haykırmaktadır. "Adaletin
koridorları yeşile boyalı, para konuşuyor, güç kurtları kapında
bekleşiyor... Hakimiyetlerini kötüye kullanıyorlar, inanmıyorum
söylediğin şeylere, inanmıyorum... Adalet bitti, adalete tecavüz
edildi, çektiklerinde ipini, adalet yerini buluyor... Gerçek aranmıyor,
her şey kazanmaktan ibaret, bunu çok katı buluyorum... Paraları bir kez
daha terazinin dengesini belirliyor, anlaşmanı yap, nedir gerçek..."
Kasetle aynı adı taşıyan bu parçanın sözleri, Metallica’nın tepkici
yanını açığa çıkaran bir hüviyet niteliği taşımaktadır. Bu albümde meta
üzerine kurulan yeni dünya düzenine göndermelerde bulunması olumsuz
eleştirilerin bitmesi için yeterli olmamıştır. "... And Justice For
All"dan sonra artan tepkiler yeni albümlerle daha da çoğalmıştır.
Eleştirmenlere göre Metallica artık marka olmuştur. "One" parçasının
Grammy’ye aday gösterilmesi de iddiaları destekler niteliktedir.
Metallica artık ezilenlerin değil, ezenlerin yanında görülmektedir. MTV
için gösterişli klipler çekilmekte, menajerler, avukatlar
kiralanmaktadır. Kaset kaydı için para bulamadıkları günleri anımsayan
Hetfield’in, "Artık bir oda dolusu param var" sözleri basına yansımış,
tepki gittikçe büyümüştür. Kurulan çark işlemekte, banka hesaplarına
milyonlarca dolar para yatmaktadır. Artık konserlere eskisi gibi
malzemelerin ve grup elemanlarının bulunduğu otobüsle değil,
aksesuarları taşıyan 12 kamyon ve 6 otobüs ile yanlarına teknik
elemanlardan oluşan 60 kişilik ekibi alıp gider olmuşlardı. Eski
hayranları gruba tekrar eski sertliklerine geri dönmeleri için çağrılar
yapıyordu. Garaj günlerinde yaptıkları o müziklerin daha kaliteli ve
samimi olduğundan bahsediyorlardı. Düştükleri para tuzağından çıkmaları
için grubu uyarıyorlardı.
Metallica’nın genç hayranları ise eleştirileri haksız buluyorlar,
Metallica’yı aynı Metallica olarak görüyorlardı. Onlara göre bu durum
sadece orta yaş olgunluğu olarak değerlendirilmekteydi. Ardından "Black
91" diye de bilinen Metallica albümü 3 yıllık birikim ürünü olarak
piyasaya sürüldü. Bu albümde daha çok mistik temalar işlendi. Metal
duygusallığının zirvesine çıkıldı. Özellikle de "The Unforgiven",
"Nothing Else Matters" ve "Wolf And Man", genç dinleyicilerin kendinden
geçmesi için yetiyordu. Ama Metallica’yı çıktığı ilk günden beri takip
eden ve şimdilerde orta yaşlarda bulunan dinleyici kitlesi, durumdan
hiç de memnun görünmüyor, bu memnuniyetsizlik gün geçtikçe de
artıyordu. Artık Metallica, Black’tan öncesi ve sonrası olmak üzere
birinci ve ikinci dönem olara ikiye ayrılıyordu. Birinci dönemin
söylemi adalet, bağımsızlık, savaş karşıtlığı, siyasanın eleştirisi,
yerini ikinci döneme bırakıyordu. Bu dönemde ticarileşme ve protest
kimlikten popüler kimliğe geçiş, kitle kültürüne yönelik göndermeler ön
palana çıkıyordu.
Çeşitli pazarlama yöntemlerini kullanan grubun albümü tam 15 milyon
adet satılmıştı. Albümün ardından tam 300 konserlik bir turneye çıkan
topluluk, 3 sene süren turnenin 1993 senesindeki Haziran ayında
İstanbul İnönü Stadı’nda Türkiye’deki ilk konserine de çıkmış oluyordu.
Bu albümü, 1996 yılında "Load" albümünün yayını izledi. Metalica’yı bir
heavy metal grubu olarak gören ve böyle devam etmesini isteyen
dinleyiciler tekrar hayal kırıklığına uğramışlardı. Bir çok grup
geleneksel tarza geri dönerken Metallica’nın yeni şeyler denemesi
farklı türler dinlemeye açık olan gençlerin ilgisi çekmiş, hatırı
sayılır bir genç dinleyici topluluğu hayran kitlesine dahil olmuştur.
Load albümünde iyice açığa çıkan armoni farklılığı grubun logosu ve
imajına da yansımıştı. Load albümünde sevilen parçalardan olan duygusal
çalışma "Mama Said" tamamen Hetfield’a aitti. Hetfield bu çalışmayı
annesi için yazmıştı. Parçada şu sözler geçiyor: "Ben gençken annem
demişti ki, ’Oğul hayatın açık bir kitaptır, bitmeden önce onu
kapatma.’ En çabuk yanıp kül olan alev en parlak olanıdır. Bir oğlun
kalbi annesine minnettardır. Asi benim soyadım, vahşi kan damarlarımın
içinde."
Load albümü, bu albümün devamı niteliği taşıyan, "Reload" albümü gibi 8
milyon adet satmayı başardı. "Reload", 1997 yılında yayınlanmıştı,
albümün ana teması hız olmakla beraber, dinleyenlerini önce şeytanla
dansa davet eden "Devil Dance", anı yaşamaya sevk eden "Carpe Diem
Baby" ve ailesinden aldığı eğitimi uyuşturucu bir iğneye benzettiği
"Fixxxer" Metalica’nın nereden nereye geldiğinin apaçık ifadesi
oluyordu. Bu durum Metallica’nın geleneksel dinleyicilerinde "Acaba
eski günlerdeki gibi parçalar yaparlar mı?" sorusunun cevabının bir kez
daha hayal kırıklığına dönüşmesine neden olmuştur.
1998 yılında piyasaya sürülen "Garage Inc." albümü eski ve yeni cover
çalışmalarından oluşan 27 parçadan meydana geliyordu. Maziyi hatırlayış
ve eski hayranlara bir selam niteliği taşıyan çalışma, söz konusu
hayran kitlesinin gönlünü alamadı. Çünkü artık köprülerin altından
sular akmış ve Metallica eski Metallica olmaktan çıkmıştı. Bu albüm
daha çok 1990 sonrası geliştirdiği yeni bir atakla tekrar gündeme gelen
heavy metal müzik tarzını seven gençler tarafından ilgi gördü.
Albümün hemen ardından turneye çıkan grup, "Garage Remains The Same"
isimli bu konserler serisinde 13 Haziran 1999 tarihinde İstanbul Ali
Sami Yen Stadı’nda Türk hayranlarıyla bir araya geldi. Konsere yaklaşık
50 bin kişinin katıldığı haberi, ertesi günün gazetelerine yansımıştı.
Metallica ile ilgili bir diğer konu da, internetten ücretsiz şarkı
yükleme imkanı sağlayan Napster davasıdır. Bu dönemde, uzun zaman albüm
yapmayan grup, şarkılarından çok, politik tavırlarıyla ön plana
çıkmıştır. Özellikle Napster’a karşı açılan savaşa destek verdikleri
demeçlerle manşetlere çıkmışlar, telif ücreti ödemeksizin bedava
yükleme imkanı sağlayan Napster’a karşı mahkemeyi kazanmışlardır.
Mahkeme, aldığı kararla Napster’ın bedava müzik dağıtımına son
vermiştir.
1999’a gelindiğinde, "S&M" piyasaya sürülür. Albüm, San Francisco
Senfoni Orkestrası’nın Metallica ile birlikte icra ettikleri en çok
sevilen şarkılardan oluşmaktadır. Ayrıca albümde iki yeni parçaya da
yer verilir. Bu parçalar, "Minus Human" ve "No Leaf Clover" isimlerini
taşımaktadır. Şarkıların senfoniye uyumu dinleyiciler tarafından
beğenilirken, geleceğe yönelik umutları da canlandırmıştır. Albümde
ayrıca "Battery" ve "For Whom The Bell Tolls" isimli parçaların
senfonik yorumu da dinleyiciden olumlu not almıştır.
Son olarak Metallica, John Woo’nun yönettiği ve Tom Cruise’un başrol
oynadığı "Mission Impossible 2" filminin soundtrack albümü için "I
Disappear" parçasını yaptı. Bundan sonra derin bir sessizliğe bürünen
grup, taşkınlıktan uzak durmuş, üyeler arasında çıkan tartışmalar
basına yansımıştır. Metallica dinleyenlerinin sabırsızca bekledikleri
yeni albüm çalışmaları bir türlü piyasaya çıkmamış, bu durumun
yarattığı olumsuz tepkiler grup içinde çatlaklara yol açmıştır. İlk
sorun, 1986 yılında gruba basçı olarak giren J. Newsted ile ilgilidir.
Grubun eski tarzına dönmesi gerektiğini söyleyen Newsted, aksi taktirde
14 yıldır birlikte çalıştığı gruptan ayrılacağını açıklamıştır. Bu
süreç, Hetfield, Ulrich ve Hammet’in tepkisiyle karşılaşan Newsted’in
17 Ocak 2001’de "Kişisel nedenlerden ve çok sevdiğim bu müziği yaparken
gördüğüm fiziksel zararlardan dolayı gruptan ayrılıyorum" açıklamasıyla
sona ermiştir.
Newsted’in ayrılmasıyla her dönem sürüp giden dağılma dedikoduları
tekrar gündeme gelmiştir. Tecrübeli basçının yerine önceleri, grubun
aynı zamanda yapımcısı olan Bob Rock, daha sonra da Rob Trujillo’nun
alındığı, söylentiden öte bir anlam ifade etmemiştir.
Metallica, uzun zaman sonra geçtiğimiz günlerde yeni albümüyle
dinleyenlerin karşısına çıktı. 23 Kasım 1999’da sunulan S&M
albümünden sonraki bu ilk çalışma, "St. Anger" adını taşıyor. Albümde
11 yeni parçaya yer verilirken, stüdyo çalışmalarının ve konser
kayıtlarının yer aldığı bir DVD’nin CD ile birlikte ücretsiz sunulması
da dikkat çekiyor. Ayrıca içinden çıkan 28 sayfalık kitapçık da
alışılanın ötesinde gerçekten oldukça kapsamlı. Bakalım Metallica’nın
geniş hayran kitlesi, St. Anger’dan memnun kalacak mı...
Geri: Metallica'yı tanımak istermisiniz
paylaşımın için saoll!!
oGuZhAn- Destekleyen
- Mesaj Sayısı : 60
Yaş : 32
Tuttuğu Takım : FeNeRbAhÇe
Kayıt tarihi : 11/09/07
:: Her Telden :: Müzik
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz